Ağaç Kıyımı! Kazdağları’nın eteklerindeki asırlık ağaçlar neden kesiliyor?
Dünyanın Alplerden sonra ikinci büyük oksijen deposu olarak bilinen Kazdağları'ndaki altın ve bakır madeni çalışmaları nedeniyle, ağaçların kesilmesine yönelik tepkiler sosyal medyada çığ gibi büyüdü.
OnurAkayMedya/Gazete Cep/Çevre Haberleri
Kazdağları'ndaki ağaç kıyımı Türkiye gündemine geldi. Öte yandan sosyal medyada da en çok konuşulan konular arasında olan ağaç kıyımı için tepkiler büyüdü. Oksijen cenneti Kazdağları için çevreciler de ayaklandı.
Milyonlarca ağaç ve milyonlarca canlının yuvası koca bir orman ve köyler acımasızca yok ediliyor. Cengiz Holding'in Kazdağları'nda açmak istediği Halilağa altın ve bakır madeni için tüm itirazlara, süren dava süreçlerine rağmen ağaç kıyımı başladı.
Kazdağları’nın eteklerindeki Bayramiç ilçesinde asırlık ağaçlar kesiliyor.
Proje kapsamında 1 milyon ağaç katledilecek.
600 dönümlük bir alan üzerinde yapılması planlanan Halilağa Bakır ve Altın Madeni Projesi, daha sonra genişletilerek 6 bin dönümlük bir sahaya yayıldı. Proje alanı, Halilağa, Hacıbekirler ve Muratlar köylerini doğrudan etkileyecek.
Altın ve bakır ayrıştırma sürecinde siyanür gibi zehirli kimyasalların kullanılacak olması nedeniyle Yanıklar köyü başta olmak üzere toplamda on köy, bu projeden olumsuz etkilenme riski taşıyor.
Suyumuzdan soframızdaki aşa kadar insan ve doğa yaşamını olumsuz etkileyecek Kaz Dağlarındaki talan; toplumun her kesiminden büyük tepki görüyor.
Kazdağları köylüleri Cengiz Holding’in projesine, ''Bizi ölüme terk etmesinler, bizi canlı canlı mezara koymasınlar. Biz maden istemiyoruz, topraklarımızın işgal edilmesini istemiyoruz” diyerek, tepki gösterdi.
"KIYMASINLAR ONLARA, BİZİ DE SUSUZ BIRAKMASINLAR"
Hacıbekirler köyünden gelen Şerife Can, "Nenelerimiz, dedelerimiz bu toprakta yetiştiler, onlar teslim etti bizlere bu toprakları. Ama maden işi çıktı. Bizim hayvanlarımız var, tarlalarımız var. Tarlalarımızı ekiyoruz, hayvanlara bakıp kasabalara süt veriyoruz. B çamları biz diktik, dağlarda çalışmaya gittik. Fakiriz, çoluğumuz çocuğumuz var. Onların ikisini aldım kucağıma, sırtıma sepetimi koyup ekmeğimi, suyumu yüklendim, yayan dağların tepesine çıktım. Koca çapalarla yerleri kızdım, ellerimle düzledim fidanları diktim. Yemyeşil orası nasıl kıyarlar? Kıymasınlar onlara, bizi de susuz bırakmasınlar. Bize acısınlar, biz kimseye zarar vermiyoruz" dedi.
"ONLAR DAĞLARA, TAŞLARA ÖLÜM GETİRDİLER"
Hacıbekirler köylüsü Gülferit Güven ise ağaçların kesiminin devam ettiğini hatırlatarak, şunları söyledi:
''Onca dağları yok edecekler. Onlar dağlara, taşlara ölüm getirdiler. Çöl olmak istemiyoruz. Biz kasabalarda, betonlarda yaşayamayız. Biz köyümüzde bir odada yaşamaya alışkınız. Biz hayvanlarımızla yaşamaya alışkınız. Biz hayvanlarsız yaşayamayız. Bizi ölüme terk etmesinler, bizi canlı canlı mezara koymasınlar. Bizi susuz bırakacaklar, hayvanlarımızı susuz bırakacaklar, o dağdan geliyor bizim suyumuz. Bizi felakete sürüklüyorlar. Bizi felakete sürüklemesinler. Ne olur büyüklerimizden yardım istiyoruz, durdursunlar bu madeni. Asla maden istemiyoruz. Meralarımızı kesiyorlar. Bu çamları kestiler. Önce damgaladılar, gittik vardık bize ‘hayır annem sen köyünde yaşayacaksın, biz size zarar vermeyeceğiz’ dediler. Sonra kesimi başlattılar üç dört yerden. Biz bütün bütün haritadan silineceğiz, facia bu. Biz madenin altında kalacağız, biz canlı canlı öleceğiz. Bunun için istemiyoruz. Bak buraya kadar geldik. Çoluğumuzu, çocuğumuzu, hayvanımızı bıraktık geldik. Ben hiç Çanakkale’den dışarı çıkmamıştım bak buraya, Ankaralara kadar geldim.''
"BEN DOĞADA, TEMİZ HAVADA KANSERİ YENMİŞ İNSANIM"
Kaya Ayfer Kenaroğlu ise, "Bizim köylerimiz haritadan silinecek. Ben doğada, temiz havada kanseri yenmiş insanım. Kolon kanseriydim ama doğada olduğum için her şeyi yendim, sağlığıma kavuştum. Şimdi nasıl çölde yaşarım? Biz bir an önce bu kesimin durdurulmasını istiyorum. Biz evimizi, hayvanımızı, çocuğumuzu bırakıp buralara geldik, yollara düştük. Biz maden istemiyoruz, topraklarımızın işgal edilmesini istemiyoruz. Mantarımız, kestanemiz, peynirimiz, sütümüz, kavunumuz, karpuzumuz… Biz ilaçsız her şeyi yetiştiriyoruz, sizlere de sunmak istiyoruz bütün Türkiyemize yetişebilsek. Maden, altın, para hiçbirini istemiyoruz. Önce sağlık sonra para” dedi.
"KESMEYECEĞİZ’ DİYORLAR, ARKAMIZI DÖNÜYORUZ KESMEYE DEVAM EDİYORLAR"
Yanıklar köyünden gelen Gülseren Özkan da şöyle konuştu:
"Maden istemiyoruz, hayvancılık yapıyoruz. Biz yaşamak istiyoruz, ölmek istemiyoruz. Ağaçların kesilmesine üzülüyoruz, her gün oradayız, yas tutuyoruz. ‘Kesmeyeceğiz’ diyorlar, arkamızı dönüyoruz kesmeye devam ediyorlar. Biz hakkından gelemedik bunların, durduramadık. Kapıya kadar dayandık, Ankara’ya kadar geldik artık destek istiyoruz. Bizi görsünler, duysunlar. Jandarma bizi kendi ormanımıza koymuyor. Kaçak çalışıyorlar şu an. İki kere kazandık mahkemeyi sonunda ama kaybediyoruz nasılsa. Suyumuza, toprağımıza, bize dokunmasın. Biz altın, gümüş para istemiyoruz. Nasıl geçiniyorsak öyle geçinelim. Biz buralarda yaşayamayız. Herkes memleketinde yaşasın.''
Cengiz Holding, Halilağa Bakır Madeni projesi kapsamında Kazdağları’nın eteklerindeki asırlık ağaçların kesimine devam ederken, geçtiğimiz günlerde çevreciler bir protesto eylemi gerçekleştirdi.
Burada yapılan açıklamada; “Bilirkişinin kamu yararı yoktur dediği yerde katliam yapılıyor. Bu katliama sessiz kalmayın. Bu katliamı önlemek mümkün. Bu ağaçları tek tek savunmak zorundayız. Bu makineleri durdurmak zorundayız. Türkiye buna sessiz kalma. Kazdağları’nı maden sahası yaptılar. Kazdağları kalmadı. Yüzde 79’u maden ruhsatlı zaten. Yeni bir madene ihtiyacımız yok zaten. İstemiyoruz. Bu ağaçların katliamını durdurmak zorundasınız” ifadelerine yer verildi.
Cengiz Holding'e ait Truva Bakır Şirketi'nin Çanakkale'nin Bayramiç ilçesine bağlı Hacıbekirler köyünde bulunan Halilağa Bakır Madeni projesi için bölgede 1 milyon ağaç kesileceğini ileri süren grup, maden sahası alanında toplandı.
Projenin iptal edilmesini ve ağaç kesilmemesini isteyen çevreciler, bölgede doğanın tahrip olacağını, tarım ve hayvancılığın biteceğini, su kaynaklarının yok olacağını savundu. Çevreciler, "Katil Cengiz Kaz Dağları'ndan Defol" sloganları attı.
İş makinelerinin bölgeden çekilmesini isteyen grup, kesim sahasına giderek burada eylemlerine devam etti. Çanakkale İl Jandarma Komutanlığı ekipleri maden sahası bölgesinde geniş güvenlik önlemleri aldı. Jandarma zaman zaman kalabalığı anonslarla uyardı.
Akbelen'den Kaz Dağları'na desteğe geldiğini belirten Aytaç Yakar, "2023 yılında bize yaptıkları katliamı burada da yapmışlar. Bize bunları rabbim vermiş, rabbimin verdiklerini niye kesiyorlar. Bizim doğamızı neden yok ediyorlar.
Bizim yaşam alanımızı neden yok ediyorlar. Yazık değil mi bu memlekete. Benim dolarım, param yok, benim bir tek doğam var. Benim suyum, havam ve doğam var. Suyum, havam, doğam varsa, toprağım varsa benden mutlusu yok.
Bizim toprağımıza, havamıza ve suyumuza dokunmasınlar. Gitsinler, defolsunlar. Her şey, bizim doğamız yok olmuş" dedi.
CHP Tarım ve Orman Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, Kazdağları'nda Halilağa Altın ve Bakır Madeni Projesi için başlatılan ağaç kesimlerine tepki gösterdi. Adem, şunları kaydetti:
"513 hektarlık ormanlık bölgeyi tahrip ederek 1 milyon ağacı katletmeye hazırlanıyor. Bu madenin gerektirdiği su miktarı bile başlı başına bir çevre felaketi; bölgede Kocabaş Çayı ve Karamenderes Nehri gibi hayati su kaynakları madene yönlendirilip bölge halkının ve tarımsal alanların suyu kurutulacak. Kazdağları'nın altını üstüne getirerek başlattıkları bu talan, sadece ağaçları değil, 60'a yakın köyün tarımsal ve içme suyunu da yok edecek. Yanıklar, Hacıbekirler, Halilağa ve Muratlar köyleri doğrudan bu tahribatın içinde. 685 futbol sahasına denk gelen bu orman kıyımı, toprağın, suyun ve havanın kirlenmesine yol açacak ve siyanür gibi tehlikeli kimyasalların kullanımıyla doğanın can damarları kurutulacak. Bunun bedelini, sadece bugünün insanları değil, gelecekteki nesillerimiz de ödeyecek. Bu maden projesi, Kazdağları'ndaki Kirazlı'da yaşanan yıkımın üç katı büyüklüğünde. Söz konusu alanı, daha proje onayı bile olmadan 600 dönümden 6 bin dönüme çıkaran Cengiz Holding, ağaçların gövdelerini 8 santimden küçük kabul etmeyerek, kesilen ağaç sayısını da düşürmeye çalışıyor. Cengiz Holding'in rant uğruna yaptığı bu kıyıma sessiz kalmayacağız. Kazdağları'nın yeşilini, temiz havasını ve suyunu savunmak için, çevre dernekleri ve bölge halkıyla birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu proje durdurulmazsa, doğamızla birlikte köylümüz, çiftçimiz ve geleceğimiz de yok olacak. Kazdağları'nın ekosistemini yok etmek isteyenlere karşı, doğa ve yaşam hakkı savunucuları olarak direnmeye devam edeceğiz."
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Kazdağları ve Yenişehir Kirazlıyayla’daki madencilik faaliyetine tepki göstererek “İliç’te yaşanan maden felaketinden ders almadınız mı?” diye sordu.
Ziraat Odası olarak Kazdağlarındaki yıkıma korkuyla baktıklarını ifade eden Ziraat Odası Başkanı Ufuk Ünver; endişelerini dile getirdi: ’Kazdağları’nda tabiri yerindeyse tam bir katliam söz konusu. Kazdağları Çanakkale ve bölgesi hatta tüm Türkiye ve Dünya için çok önemli. Suyumuz, doğamız, oksijenimiz. Onun için Kazdağlarında herhangi bir işlem yapılacaksa oradaki doğayı tahrip etmeden insanlara ve yaşama zarar vermeden yapılması lazım. Bir kişiye ben burasını verdim kes-işlet olmaz. Artık iklimler değişti. Kuraklık her geçen gün artıyor. Kazdağları bizim en büyük barajımız Bayramıç barajını besleyen havzanın içerisinde bu maden su kullanacak ve atıkları suya karışacak. Kuraklığı daha da arttıracağından biz bu maden projesine korkuyla bakıyoruz. Endişeliyiz. İklimsel değişiklikler ve kuraklık zaten had safhaya vardı, bölgedeki ağaçlarımız, zeytinlerimiz ve tarımsal ürünler tehdit altında yetkililerden şunu istiyoruz. Buraya bir proje yapılmadan önce daha çok irdeleyerek incelesinler. Halkın menfaati neyi gerektiriyorsa o göz önüne alınmalıdır’’ dedi.
Tarih: 22-11-2024